Yazmanın tutkulu bir aşığı olduğunu belirten Yazar Recai Şeyhoğlu’nun, 32. Kitabı “Dereden Tepeden” raflarda yerini aldı.
1995’ten bu yana öykü, araştırma, gezi, çocuk edebiyatı, söyleşi, deneme alanlarında 31 kitabı yayınlanan İzmirli Eğitimci Yazar Recai Şeyhoğlu 32. kitabı “Dereden Tepeden” ile kitabında topladığı yazılarını genç nesillere armağan etti.
Türkiye ve yurtdışı gezi izlenimlerini, gözlemlerini gazete ve dergilerde paylaştığı gibi aynı zamanda kitaplaştıran Eğitimci Yazar Recai Şeyhoğlu İzmir Gazetesi’nde ve Bolmedya’da yazdığı köşe yazılarından sadece 22’sini bu kitabında derlemiş.
“Aşk Derecesinde Tutkulu Bir Aşığıyım Yazmanın”
Yazarlığının yanı sıra gazeteciliği ve kütüphaneciliğiyle de tanınan Şeyhoğlu, “Yazma eylemi, hayatımda en çok önemsediğim, en çok zaman ayırdığım bir konudur. Çünkü aşk derecesinde tutkulu bir âşığıyım yazmanın.”diye belirtiyor.
Yazar Recai Şeyhoğlu; “Benim için, burnumun dibine kadar gelip yediğim krakerin dökülen parçalarını hızlı hızlı gagalayan kumru ya da serçe ‘ telaş’ ve ‘ korku’ temalı bir yazının konusudur. Metrodaki koltuğunda önündeki kitaba bakarken uyuyakalan gencin başının öne düşmüşlüğü benim için yorgunluğun öyküsüdür. Yiyeceğinden içeceğinden kısıp da satın aldığı pahalı akıllı telefonla uzun uzun konuşan bir dar gelirlinin oğlu, benim için yazı konusudur. Özetle… Uçan kuş, yüzen balık, bisiklete binen yaşlı teyze, adımını hiç kütüphaneye atmamış vali yardımcısı, kasap vitrinine bakan bir kedi, editörü olmayan bir yayınevi, başına taş vurularak öldürülen bir yazar, bir bibliyomanın günlüğü, kağıt toplayıcısının günlük geliri benim için bir merek ve yazı konusudur.”
Yazar Recai Şeyhoğlu; “Yazmak, benim için bir rahatlama..Yazmak, benim için derdini ortaya dökme…Yazmak, benim için bir sorumluluk…Yazmak, benim için söyleyemediklerimi haykırma…Yazmak, benim için eşim, dostum ve arkadaşlarımla konuşma… Onların sorunlarına ortak olma… Yazmak, iç rahatlığı… Yazmak, ben böyleyim ya sen demek! Yazmak, hava almak, su içmek bence… Yazmak, hem öğrenmek hem öğretmektir. Yazmak, farkına vararak görmektir. Kısaca… Yazmazsam hasta olurum ben. Beş gazetede yazıyorum. Yazmaya doyamıyorum. Şu da bilinmeli ki okumadan da yazılamıyor. İyi yazarların iyi birer okur oldukları söylenir. İyi yazan biri olduğumu söylersem utanırım. Ben, iyi yazma yolunda adımlar atan biriyim. Yaza yaza, okuya okuya istediğim noktaya ulaşacağımı düşünüyorum. Tabii ki geleceğe not düşme adına yazıyorum. İçinde yaşadığım dünyaya tanıklık etme adına yazıyorum. Ülkemi, dünyayı, insanı, doğayı sevdiğim için yazıyorum. Suskunluğa tepki gösterme adına yazıyorum.”diye ifade ediyor. Haber: Fatma Marmara
Yorum bırakın